Sporda Şiddetin Asıl Nedeni…

Hemen odadaki fili öldürüp söylenmesi gerekeni başta söyleyeceğim: İnsan otoriter adaletin yoksunluğunda kendi adalet anlayışını çevresine dayatır. İşte şiddetin temeli budur.

Adalet beklentisi sadece insanın bir ihtiyacı değil, şempanzeler üzerinde yapılan bir deney bize bunu ispatlamıştır.

Kafeste iki şempanze vardır ve bunlar salatalıkla beslenmektedir. Şempanzeler salatalığı sevmez ama sorun da çıkarmazlar. Bir gün diğer şempanzenin de görebileceği şekilde birine salatalık diğerine muz verildiğinde salatalık verilen şempanze her gün yediği salatalığı geri fırlatır ve ciddi isyan ve şiddet ile diğer şempanzeye muz verilmesine tepki gösterir. İşte bu her canlının adalet ihtiyacıdır. Şartlar kötüyse hepimiz için kötü olsun iyiyse de eşit şekilde paylaşalım.

Peki, bu hikâye toplumlar için gerçekçi mi? Yani herkes adaletten eşit şekilde mi faydalanır? 

Kesinlikle hayır. Ancak meselenin bir formülü var. Yukarıdaki şempanze hikâyesinde sizin için kalın harflerle yazdığım cümle, dünyadaki adaletsizliklere rağmen dünyanın dönebilmesini sağlayan şeydir. 

Bir adaletsizlik varsa bile gözümün önünde olmasın. Toplumda şiddet eğilimi bu prensibin çiğnenmesiyle birlikte ortaya çıkar. Geçmişte büyük toplumsal hareketlere neden olan ihtilaller, savaşlar ve isyanlar insanın adaletsizlik ile yüz yüze gelmesi sonucunda ortaya çıkmıştır. 

Peki, adaletin ilk temsilcisi kimdir diye baktığımızda karşımızda kimi sorumlu buluruz?

Devleti. Yani net bir şekilde söyleyebiliriz ki eğer sporda şiddet gibi bir şey görüyorsak toplumda da şiddet görüyoruz demektir. Toplumdaki şiddetin temel sebebi adalet ve hukukun yoksunluğunda insanların kendi bireysel adalet duygularına göre hareket etmesidir. İnsan kendi adalet duygusuna göre hareket ederse normal bir vatandaş olmaktan çıkar ve eşkıyaya dönüşür. Ee, toplumumuzda eşkıya kültürü var mı, diye bakıyoruz evet var. Üstün bir adalet yoksa küçük çetelerin ve cemaatlerin adaleti geçerli olmaya başlar. Prensip her zaman budur.

Bu çıkarımlar ile kolayca söyleyebiliriz ki toplumda şiddetin kökeni toplumda adaletsizliktir. Sporda şiddetin sebebi de sporda adaletsizliktir. 

Şimdi size spor bilimleri eğitimi verirken öğrencilerimize öğrettiğimiz bir dersten bahsedeceğim.

Spor alanında uzman bir birey yetiştirirken ülkede ve dünyada spor hiyerarşisi ve kurumsal organizasyonlar konusunu öğrencilerimize mutlaka öğretiriz.

Kurumsal organizasyon açısından çoğu ülkede spor alanının bir başkanı vardır. Bu başkan ülkedeki siyasetten ve devletten bağımsız bir şekilde sporu yönetir ve yönlendirir. Bu başkanların seçimi de yönetimi de ekipleri de siyasetten bağımsızdır.

Bizim ülkemizde ise durum çok farklıdır. Çünkü bu ülkede bir alan yok ki hiyerarşik olarak en tepede bir siyaset organı ile yönetilmesin. 

Hocam bu cümleyi bize aç.

Açayım: Bizim ülkede spor başkanı diye bir kurum yok. Ne var? Spor bakanı var. Tamam, şimdi oldu. Bakan siyasi otorite tarafından atanan bir görevlidir. Bu yüzden bakanlık doğrudan siyasetle ilgilidir. Yani bu ülkede spor gelişmiş dünya ülkelerinden farkı olarak doğrudan siyaset ile yönetilir.

İşte, bir spor uzmanı yetiştirirken, ülkede işler nasıl yürür diye böyle öğretiyoruz. Şimdi ise öğrencilerim siz okurlarımızsınız ve size anlatıyorum.

Şimdi “Sporda her şey siyasetle neden ilişkili?” anladığımıza göre konuyu toparlayalım.

Dedik ki: Eğer toplumda adaletsizlik ve şiddet varsa özellikle bu ülkede toplumu yöneten kültür sporu da yönettiği için sporda da adaletsizlik ve şiddet vardır.

Peki, sporda adaleti kim belirler?

Her branşın bir federasyonu vardır. O federasyonun bir başkanı ve ekibi vardır. Ülkede o branşa dair bütün kararları onlar vererek branşı yönetir. Ülkemizdeki en popüler branş açık ara futboldur. Bu yüzden de açık ara en çok bütçe bu federasyondadır. Yani devletten ve organizasyondan en yüksek spor bütçesini Futbol Federasyonu alır. Dolayısıyla en çok siyasetle ilişkisi olan branşta budur.

Şimdi, futbolun ülkede para ve siyasetle ilişkisini anladıysak bu paranın nasıl dağıtıldığı ve nasıl yönlendirildiğine bakmamız gerekir ki baştaki başta söylediğimiz gibi bir şempanzenin yediği muzu diğer şempanze görüyor mu onu anlayalım. 

Sporda para payını arttırmanın yolu başarılı olmaktır. Aksi gibi başarılı olmak için de para gereklidir. Bu yüzden kulüpleri ülkenin en zengin ve siyasetle ilişkili insanları yönetir. Bütün örnekleri siz zaten biliyorsunuz.

Peki, başarıyı ve para payını arttırmak isteyen kulüplere adaleti kim dağıtır?

Türkiye Futbol Federasyonu. Peki eğer kulüplerde, bu kurumun adaletine ülkedeki adalet gibi bir güveni kalmazsa ne olur? Her kulüp kendi adalet ve yargısının peşine düşer.

Buna bir örnek dizisi verelim: 

Bu ülkede Fenerbahçe futbol kulübünün takım otobüsü kurşunlanmıştır. Federasyonun konuyla ilgili bir kararı olmamıştır. Bir taraftar sahaya girerek Beşiktaş futbolcusu Cenk Tosun’a saldırmıştır. Onu kurtarmak için sahadaki diğer oyuncu Josef De Souza taraftarı engellemiştir ancak futbolcu Josef ceza almıştır. Yani kulüplerin federasyonla adalet ve güven açısından bir bağı kalmamıştır.

Bunların hiçbiri yetmezmiş gibi yeni federasyon başkanı siyasetle ve birçok önemli kurumla ve kulüple açık bağı olduğu bilinen biri seçilmiştir. Bu da güvensizlik ve taraflılık duygusunu yükseltmiştir.

Bunlar da yetmezmiş gibi federasyon tarafından maçlara atanan hakemler maçların sonucunu doğrudan etkileyecek türden istikrarlı kararlar almaya başlayınca bütün kulüplerin haklarının açıkça gasp edildiği yönünde bir duygusu oluştu. Bu deneydeki şempanzeden farksızdı. Bu yüzden de beklenen bir şey gerçekleşti sahanın ortasında bir hakem bir kulüp başkanı tarafından yumruklandı.

Bütün yazdıklarımı bir araya topladığımızda anlıyoruz ki gerçekleşen bu sporda şiddet olayı ülkemiz için ne bir ilk ne de bir sondur. Uzun zamandır gelmekte olduğu bilinen bir trenin sadece biraz daha yaklaşmasıdır. Daha fazlasının da doğal olarak geleceği aşikârdır.

Web

Instagram

Facebook

X

Linkedln

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir