gurer cumhurbaskanligi sistemi ciftciyi daha da yoksullastirdi ZOLrkUUX.jpg

Gürer: Cumhurbaşkanlığı sistemi, çiftçiyi daha da yoksullaştırdı

Gürer, 2024 ve 2025 yıllarına ait tarım ürünlerinin açıklanan alım fiyatlarını gram altın üzerinden hesapladı. 2024 yılında bir ton buğday satan üreticinin gelirinin 3,20 gram altına denk geldiğini kaydeden Gürer, “2025’te bu miktar 2,52 grama geriledi. Çiftçinin bir yılda buğdayda 0,68 gram, yaş çayda 1,86 gram, pamukta 3,24 gram, şeker pancarında 0,25 gram, kuru fasulyede ise tam 6,14 gram altın kaybı yaşandı” ifadelerini kullandı. 

İktidarın açıkladığı alım fiyatlarının “artış” gibi görünmesine rağmen, girdi maliyetleri dikkate alındığında üreticiyi zarara sürüklediğini belirten Gürer, “2024’te 9 bin 250 lira olan buğday fiyatı 2025’te 13 bin 500 liraya yükseldi.

Ancak bu fiyata gübre, ilaç, tohum, mazot, elektrik, sulama suyu, traktör bakımı, biçerdöver gideri, işçilik, kira ve ürün kayıpları gibi maliyetler eklendiğinde artış, çiftçinin beklentisini karşılamadı.

Ayrıca destekler yaklaşık bir yılda ödendiği için enflasyon karşısında eriyor. Bu süreçte gram altın 2 bin 888 liradan 5 bin 359 liraya yükseldi. Yani buğday fiyatı lira bazında artmış gibi görünse de altın karşısında üreticinin kazancı azalmış oldu” dedi.

“ALTIN ÜZERİNDEN BAKILDIĞINDA ÇİFTÇİNİN KAYBI HER YIL ARTIYOR”

Ömer Fethi Gürer, şunları kaydetti: 

“Tarımsal üretimdeki bu reel kayıp, çiftçinin üretimini zorlaştırıyor. Cumhurbaşkanlığı sistemi çiftçiye fayda sağlamadı. Sıkı para politikası çiftçinin belini büküyor. Çiftçi, bu yıl sattığı üründen geçen yıla göre daha düşük alım gücü elde ediyor. Artan mazot, gübre, tohum ve ilaç fiyatlarına karşın düşük alım fiyatları, çiftçiyi çaresiz bırakıyor.

Daha çok çalışan üretici, daha az kazanıyor. Mevcut tarım politikaları ve alım fiyatları üreticiyi desteklemekten uzak. 2025 yılı başında çiftçilerin bankalara olan borcu 899 milyar 745 milyon 729 bin lira iken, yalnızca yedi ayda bu rakam 1 trilyon 94 milyar 204 milyon 662 bin TL’ye yükseldi. Yani sadece 7 ayda bankalara olan borç 194 milyar lira arttı.

Piyasa borçları da dikkate alındığında, borçsuz çiftçilik yapan neredeyse kalmamıştır. Çiftçi kredi ödeyemezse kapıya icra dayanıyor. Traktörü, tarlası varsa borç bulabiliyor, ekim yapıyor, ürün sattığında da bankaya ödeme yapmak zorunda kalıyor.

Üreticiye verilen destek yetersiz, maliyetler sürekli artıyor. Banka ve kooperatif borçları altında ezilen çiftçi, ayakta kalabilmek için krediye mahkûm ediliyor. Tarım Kanunu’nun 21. maddesine göre ‘milli gelirin yüzde bir verilmesi’ maddesi kanunun çıktığı 2006 yılından beri bilerek uygulanmıyor.

Uygulansa 2025 yılında 615 milyar destek verilmesi gerekirken 135 milyar vererek durumu idare ediyorlar. Bu tablo, ithalatın kapısını aralıyor, yerli üretim daralıyor. Çiftçi emeğinin karşılığını almadıkça üretimi sürdürmede sıkıntıya düşüyor.

Kırsal kesimde altın hesabının önem taşıdığı bilinir; köy yerinde ekim döneminde hısım ve akrabalardan alınan borçlar genellikle altınla alınır, hasat döneminde ise yine altınla ödenir.

Düğünlerde de altın bir güvencedir. Bu nedenle altın hesabı, çiftçi için en anlaşılır ve en güvenilir hesap yöntemidir. Altın üzerinden bakıldığında çiftçinin kaybı her yıl artıyor. Mevcut Cumhurbaşkanlığı sistemi, çiftçiyi daha da yoksullaştırdı.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir