21 Şubat 2025

Güncel Haber Sitesi

Eğitim, Sağlık, Ekonomi, Teknoloji Haber Sitesi

Görüntüler Türkiye’yi ayağa kaldırmıştı: Skandalın mağduru Arena’ya konuştu

Sözcü TV'nin gündeme getirdiği özel hastanedeki 'stent pazarlığı' skandalının mağduru, Arena'ya özel açıklamalarda bulundu.

Sözcü TV’de Uğur Dündar ile Arena’nın gündeme getirdiği özel hastanedeki ‘stent pazarlığı’ skandalı Türkiye’yi derinden sarsmıştı.

Sözcü muhabiri Hazar Dost’un ortaya çıkardığı videoda, bir özel hastanede anjiyo sırasında hastaya “15 bin liralık da var, 18’lik de var, 30’luk da var” şeklinde stent seçenekleri sunulduğu görülmüştü.

Skandal pazarlığa ilişkin Sağlık Bakanlığı, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmıştı.

Savcılık tarafından başlatılan soruşturma kapsamında hastayla pazarlık yaptığı öne sürülen muhasebeci H.Y., tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Ayrıca olay sonrasında H.Y’nin işine son verildiği öğrenilmişti.

MAĞDUR HASTA ARENA’YA KONUŞTU

Türkiye’nin konuştuğu sağlık skandalının ardından mağdur hasta, Uğur Dündar ile Arena programının konuğu oldu.

Mağdur hasta, skandal pazarlığa ilişkin çarpıcı detayları açıklayarak, şu ifadeleri kullandı;

– Akşam saat 20-21 civarlarında, tansiyonumuz yüksek olunca, başkalarını engellemeyelim diye kendi imkanlarımızla hastaneye gitmeye karar verdik. Ambulans çağırmadık. Taksim İlk Yardım Hastanesi’ne gittik. Burası bir devlet hastanesi, güvendiğimiz bir yerdi. Hastaneye gittik ve hemen müdahale yapılacağı söylendi.

– Üç saat sonra yoğun bakım servisine gönderileceğimizi söylediler. Ama hastanenin ek binası Gaziosmanpaşa, Karayolları semtinde bulunan bir binaydı. O yüzden, en yakın olan bu hastaneye gittik. Üç saat bekledikten sonra özel bir ambulans geldi. “Kroner yoğun bakım, acil müdahale edilmesi lazım” dediler. Ben, “Hayır, istemiyorum, özel hastaneye gitmek istemiyorum” dedim. Ancak, bana “Mecburuz, oraya göndereceğiz” dediler çünkü kalp krizi riski olduğunu belirttiler.

– Kabul ettik ve oraya gittik. Ama oraya gittiğimizde, hemen bir ekip tarafından anjiyoya alınacağımızı beklerken, üstümüz soyuldu. O sırada, beni tedavi etmeye gelen elektrot takmak için gelen bayanı reddettim ve “Bana bir kağıt verin, tedaviyi istemiyorum” dedim. Kağıda, “Yetkili personeliniz yok, doktorunuz yok, tedaviyi reddediyorum” diye yazıp imzaladım. Sonra elbiselerimi alıp, kapının önüne çıktım.

O sırada eşime 60-70 sayfalık evrak imzalatılmış. Evrakları geri isterken gece amirleri geldi ve doktorun gelmesini beklememizi söylediler. 15 dakika sonra doktor geldi ve ikna etti. Tekrar tedaviye başladık. O sırada şiddetli göğüs ağrılarım vardı ve kalp krizi geçirdiğimi söylediler. Ama onlar, sabaha kadar gözlemleyeceklerini söylediler. “Eğer kalp krizi geçiriyorsam, neden sabaha kadar gözlemliyorsunuz?” diye sordum. Sonunda sabah olduktan sonra işlem yapılacağı söylendi.

– Sabah olduğunda, bize işlem yapılmadan önce para konusunda hiçbir şey konuşulmadı. Anjiyo işlemi yapılırken, doktor, “Stentler garanti olacak şekilde gireceğiz” dedi. Ama bir anda, eşimi kapıda gördüm, normal sivil kıyafetlerle ve korumasız şekilde. Biraz sonra pazarlık yapmaya başladık. Ben, devletin ne verdiğiyle yetinmek istiyordum. Birkaç defa, “Devlet ne veriyorsa onu verin” dedim. Ama işlem sırasında, farklı bir konuda pazarlık yapmaya çalıştılar. Koldan mı, kasıktan mı girileceğini sordular. Eğer kasıktan girersek tehlikeli olacağını söyledim, koldan girilmesini kabul ettim. Ama koldan girişin 7 bin lira farkı olduğunu söylediler. Ben de, “İsterseniz işlemi yapın, pazarlığı sonra yapalım” dedim.

– O sırada eşim korkudan görüntü almaya başladı çünkü resmen pazarlık yapıyorduk. Kolumdan işlem yapıldı. Eşim daha sonra bunları kaydetti çünkü doktor eşimi de kandırmaya çalışmıştı.

– Sonrasında, Sağlık Bakanlığı’ndan gelen telefonla hastaneden alındık. 15 gün sonra, benzer durumları diğer hastalarda da gördüm. Bir kadına da aynısını yapmışlardı ve o kadın ağlıyordu. Olayı artık dışarıda da duyduğumuz için başkaları da bize benzer şikayetlerde bulundu. Bizim durumumuz da tamamen delilli şekilde ispatlandı.

– Olayın sonunda, hastaneden çıkarken muhasebeye uğramam gerektiğini söylediler. Gidip konuştuk. Ancak konuştuklarımızla uygulanan rakam farklıydı. En sonunda, sinirlenip, parayı verdim. Ancak eşim makbuz istedi. Makbuz yerine A4 kağıdı verdiler, kabul etmedik ve kaşe bastılar. Sonra hastaneden çıkarken, birileri benimle iletişime geçer diye düşündüm, ama kimse aramadı.

– Bir de Haseki Hastanesi’ne gittiğimizde, bana üçüncü bir stent takılması gerektiğini söylediler. Ama doktor, böbreklerimin riske atılamayacağını ve iki stentle bitireceğini söyledi. Üçüncü stenti bir ay içinde takmam gerektiğini belirtti. Orada masada zaten üç stent takılacağı söylendi. Fakat, o esnada bana 30 dediler ve parayı ödedim. En son 50 bin lira kadar pazarlık yaparak işi hallettik.

-Sağlık Bakanlığı’nın ilgisiyle işler düzene girdi, anjiyomuzu yaptılar. Ama üçüncü stentle ilgili söyledikleri, bana enfeksiyon kapabileceğim ve hayatımın riske girebileceğiydi. Bu yüzden, üçüncü stent takılmadan önce büyük bir risk alındığı açık. Bu durumda, pazarlık yaparken hayatımın tehlikeye atılması düşünülemezdi.

– Ben bir vatandaş olarak, sağlık hizmetiyle ilgili yaşadığımız tüm bu süreci anlatmaya çalışıyorum. Bir başka noktada, masada olduğumda, lokal anesteziyle işlemi gerçekleştiriyordum ve o esnada yapılan pazarlığın sağlıklı bir şey olmadığını düşünüyorum.