Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MİT) öğretim üyesi, ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Türkiye’deki enflasyon hakkında konuştu. Habertürk TV Ekonomi Müdürü Zeliha Saraç’ın sorularını yanıtlayan Acemoğlu, enflasyonla mücadele için 10 yıla ihtiyacımız olduğunu söyledi.
“EN DOĞRU POLİTİKALARLA BİLE BİR ANDA DÜŞMEZ”
Acemoğlu, “Matematiksel olarak yüzde 70’ten bir enflasyonun yüzde 5’lere düşmesi 1-2 sene sürecek bir şey değil. En azından en iyi en doğru politikalarla bile 5-6 senenin altında olacak bir şey değil. Bunu da yaparken halka olan baskı ve bunun masraflarını göz önünde bulundurmak lazım. Türkiye’de zaten bir işsizlik problemi var, bir fakirlik problemi var. Birdenbire bunları da artırmak mümkün.” dedi.
Acemoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
“2024’te Türkiye ve dünya için gördüğünüz en büyük risk nedir?
– O kadar çok risk var ki hangisinden başlamak gerek bilmiyorum ama tabi ki en başta makro ekonomik riskler var. Hala dünya resesyondan çıkmadı tam anlamıyla, o yüzden de enflasyonun yükselmesi ve faizlerin yüksek olması hala dünya için bir risk. Amerika’nın şu an ki büyümesi fena değil. Türkiye gibi ülkelerde ise en büyük risk enflasyonun düşürülmesi. Dünyanın başka taraflarında artan enflasyon düşmeye başladı, Türkiye’de hala başlamadı. Çok daha yüksek düzeylerde olduğu için bunun artık bir ekonominin sürekli bir parçası haline gelmesi bir risk.
“TÜRKİYE’DE ENFLASYONU DÜŞÜRMEK İÇİN 10 SENE DAHA ÇABALAMAMIZ GEREK”
Peki düşeceğine inanmıyor musunuz siz? Ne kadar bir süre veriyorsunuz siz?
– Çok çabuk düşecek diye bir şey yok. Matematiksel olarak yüzde 70’ten bir enflasyonun yüzde 5’lere düşmesi 1-2 sene sürecek bir şey değil. En azından en iyi en doğru politikalarla bile 5-6 senenin altında olacak bir şey değil. Bunu da yaparken halka olan baskı ve bunun masraflarını göz önünde bulundurmak lazım. Türkiye’de zaten bir işsizlik problemi var, bir fakirlik problemi var. Birdenbire bunları da artırmak mümkün. Yani ben bir 10 sene daha bizim enflasyonla en azından çabalayacağımızı, savaşacağımızı düşünüyorum.
“DEMOKRASİ DÜNYANIN HER TARAFINDAN BİR TEHDİT ALTINDA”
Fed faizlerini indirebileceğini belirtti, ama hala şahin açıklamalarda geliyor. Bu bir risk mi Türkiye için?
– Tabi bir risk ama dünyada çok daha büyük riskler var. Gelecek sene için değil gelecek 10 sene için. Yapay zeka her şeyi değiştirecek, yaşlanma her şeyi değiştirecek. Küreselleşmenin sona ermesi ya da daha doğrusu yavaşlaması diyelim, yavaşlamayla beraber dünya yeniden yapılanıyor. Bir de tabi ki demokrasi ve siyasal kurumlar var. Demokrasi dünyanın her tarafında bir tehdit altında, bir çok ülkede yeni sağdan da soldan da tehditler geliyor. Bir çok önemli ülkede seçimler var gelecek sene. Bunlar ne olacak, bunlar dünyanın siyasi iklimini değiştirecek seçimler. Bir de en önemli risklere iklim değişikliğini eklemek lazım. Gelecek sene yine kritik bir sene çünkü artık iyice tedbir almanın vakti geldi hatta çok da geç kaldık. Bu risklerin hepsi Türkiye için çok önemli.
“EN BÜYÜK RİSK TÜRKİYE NÜFUSU YAŞLANIYOR”
Türkiye için en büyük riski ne görüyorsunuz?
– En büyük risk sadece gelecek yıl değil gelecek 20 seneden bahsedersek, gelecek 20 senelik pencereyi kaçırmak. Türkiye’nin önünde 20 senelik bir pencere var. Gençlik ve enerji devam ederken ve Türkiye’nin hala dünya konjonktüründe büyük bir patlama yapması mümkünken eğer bunları da düşük verimlilikle, büyümeye ve eşitliğe katkıda bulunan politikalarla devam etmeyip durduğumuz yerde durursak, çok büyük bir risk olur bu ülkemiz için. Türkiye de çok yaşlanacak, biz şuanda çok genç bir ülkeyiz. Tüketim ve girişimcilik bu yüzden çok yüksek. 20 sene sonra Türkiye de yaşlanmış bir ülke olacak. Eğer bu gelecek 10 seneyi de harcarsak, ondan sonra ki 10 seneyi harcarsak o zaman ne olacak Türkiye’nin hali.
REEL FAİZ TEHLİKESİ
Faiz politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
– Nominal değil reel faizlerden bahsetmemek. Reel faizlerin negatif olmaması lazım. Yani enflasyon 70 ise faizde 70 olmalı. Bunun sonucu enflasyonu düşürmek. Enflasyonu düşürürsek, yüzde 30 faiz de olur yüzde 10 faiz de olur. Ama önce hangisi olacak? Önce faizleri artırıp büyük bir ekonomik baskı yapan, fakirliği artıran politikalar mı olacak yoksa bir şekilde enflasyonu düşürüp faizler de onlarla beraber düşecek mi? Şu an çok iyimser bir tablo çiziyor hükümet. Sanki bir anda enflasyon düşecekmiş gibi. Buna pek güvenemiyorum.
Merkez bankası en son PPK metninde sıkılaşmanın sonuna geldik dedi, sonuna geldik demek ne ifade ediyor?
“ENFLASYONU DÜŞÜREMEDİKTEN SONRA ÜCRETİ ARTTIRMAK İŞE YARAMIYOR”
– Bilmiyorum onların aklında ne olduğunu. Enflasyonun bu sene yüzde 60’ın altına inmesi çok zor. Dünyanın her tarafında enflasyon iniyor ama Türkiye’de çok yavaş iniyor. Düşünsenize ABD’den yüzde 10’lardan yüzde 3’lere düştü. O oranla Türkiye’de daha hızlı düşmesi gerekiyordu. Faizlerin artmasına rağmen düşmüyor, demek ki Türkiye’de daha büyük problem var. Ücretler de artıyor, bununla beraber birçok piyasa fiyatları da artıyor. Enflasyonu düşüremedikten sonra, enflasyon yüzde 60’larda faiz yüzde 40’larda kaldıktan sonra bu eksi 20 reel faiz demektir. Eksi reel faizle, kredi yine kimin dostu varsa kimin ahbabı varsa ona gider, bu da kredinin doğru kullanılmaması anlamına gelir.
ENFLASYONDAN KİMLER KAZANIYOR KİMLER KAYBEDİYOR
Alım gücünü geri kazanmak ne kadar bir süre alabilir?
– Enflasyon ile birlikte bir kesim alım gücünü kaybediyor, bazıları da kazanıyor. Enflasyonda en büyük problem gelir dağılımına negatif yansıması. Enflasyon ile kaybeden de var, kazanan da var. İşçi, memur kesimi enflasyondan kaybediyor. Enflasyonu, gelir dağılımını düzeltmek için kontrol altına almak lazım.
RADİKAL VE UÇ PARTİLERİN İKTİDARA GELMESİ RİSKİ MEVCUT
2024’te en büyük risk hangisi?
– Şu anda en çok dert ettiğim 2024’te dünyanın her yerinde seçimlerin olması. Bu seçimlerde ne olacak, bu seçimlerin dünya barışını nasıl etkileyeceği konusunda endişelerim var var. Aşırı uçlara kaçabilir bu seçimler, sağa sola… Birçok kritik seçim var Amerika’da Avrupa’da…”