İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki Genel Sekreter Yardımcılığı görevinden istifa eden Buğra Gökce, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun adayı olduğu iddialarına “Kendisine de haksızlık, bana da. Kendisinden nezaketen izin aldım. ‘Değişimle ilgili aktörlerin sahaya çıkma umudu göstermesi kıymetli bir şey’ dedi. Ufacık da bir teması olmadı. Bunu, Genel Başkanımızla Ekrem Başkan arasına nifak sokmak isteyen parti içi ve dışı aktörlerin yapmaya çalıştığını görüyorum” diye yanıt verdi. Gökce, İzmir’de bir süredir devam eden “ithal aday” tartışmaları ile ilgili olarak “İzmir’e bavuluyla gelip milletvekilliği adaylığı başvurusu yapanlar oldu. O hassasiyet sürüyor olabilir. Ama benim İzmir’e 15 senelik hizmetim var, benimle ilgisi yok. Muhtarların adlarını bilirim. Sadece 15 ay İstanbul’a ihtisasa gitmiştim, İzmir için ihtisas yaptım geri döndüm” diye konuştu.
Ankara ve İstanbul’un ardından diğer büyükşehir belediye başkan adaylarını açıklamaya hazırlanan CHP’de mevcut büyükşehir belediye başkanlarının durumunu belirlemeye yönelik anket ve saha çalışmaları devam ederken bir yandan da parti içerisinde İzmir’le ilgili tartışmalar da sürüyor. Yaklaşık 15 ay boyunca İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Genel Sekreter Yardımcılığı görevini yürüten Buğra Gökce’nin istifa ederek İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için adaylık başvurusu yapması, parti içerisinde Ekrem İmamoğlu’nun aday belirleme sürecinde İzmir’de de etkili olmak istediği iddialarını gündeme getirmişti.
Adaylık süreci ile ilgili T24’ün sorularını yanıtlayan Buğra Gökce, “Ekrem İmamoğlu’nun adayı olduğu” iddiaları ile ilgili “Kendisine de haksızlık, bana da haksızlık ve saygısızlık” dedi. Gökce, şu ifadeleri kullandı:
“Nifak sokmak isteyenler yapıyor”
“Birlikte çalıştığımız birisi olarak, görevden ayrılma isteğimi bildirip nezaketen bir izin aldım. Adaylığımla ilgili sadece medeni cesaretimden dolayı tebrik edip başarı diledi. ‘Bu senin kararındır, bizim dahil olabileceğimiz bir şey değil, sana başarı diliyoruz. Hem yereli hem Ankara’yı ikna etmen lazım. Her ikisinde de bir gücün var ise gayet iyi olur, değilse de senin tercihindir. Değişimle ilgili, yenilikle ilgili yetişmiş aktörlerin sahaya çıkma umudu ve cesareti göstermesi kıymetli bir şey. Ama bu senin kendi kendine açacağın bir yol’ dedi. Dolayısıyla hiçbir dahli, hiç de bir en ufacık bir teması olmadı. Bunu, Genel Başkanımızla Ekrem Başkan arasına nifak sokmak isteyen parti içi ve dışı aktörlerin yapmaya çalıştığını görüyorum. Yoksa gerçekle ilgisi yok. Genel Başkanımızla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız arasında bu anlamda gerilim de görmedim. Son derece uyumla götürdüklerini gözlüyorum. Bunu suni olarak gündeme getirmeye çalışıyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi’nin aday belirleme usulleri belli. Genel Başkanı belli, Parti Meclisi belli. Oralarda kabul göreceksiniz. Bununla birlikte, birinin kollamasıyla bir yere gelmeyi isteyecek birisi değilim, bunu da kesinlikle reddederim. Bununla ilgili Ekrem Başkan’ın son dönemde İzmir’de başka isimlerle ilgili destek olabileceği haberleri de yayıldı. Ben hiçbirinin doğru olduğunu sanmam.”
“İzmir için ihtisas yapmıştım, geri döndüm”
Buğra Gökce, İzmir’de tartışılan, “İzmir’e ithal aday gösterilmemeli” tartışmaları ile ilgili de şöyle konuştu:
“Benimle ilgisi yok. İzmir’e bavuluyla gelip milletvekilliği adaylığı başvurusu yapanlar oldu. Liste başlarına yerleşen veya başka ilden gelip meclis üyeliği yapanlar oldu. O hassasiyet sürüyor olabilir. Ama benim İzmir’e 15 senelik hizmetim var. 2008’de Koruma Kurulu üyesi ve Başkanı olarak başladım. Şehrin her yerini herkesten daha iyi bilirim, bütün köylerini, mahallerini hemen hemen bütün muhtarların adlarını. Dolayısıyla dışarıdan gelen birisinin bunları bilmesi beklenmez. 15 yıl orada çalıştım, sadece 15 ay civarında da İstanbul’a ihtisasa gitmiştim. İzmir için ihtisas yapmıştım, geri döndüm.”
İzmir’in ürettiği kamu kaynağı ile üçüncü büyük il olduğu ve verdiği verginin Ankara ile yarıştığına dikkat çeken buna karşın, metro ve altyapı gibi projeler için iktidardan yeteri kadar kaynak alamadığına dikkat çeken Gökce, “Bazı konular, kente hizmet gelsin önceliği ile ele alınırsa çözülebiliyor. Üç büyükşehirin üçünde birden üst düzey görevlerde bulundum. Bu dili İzmir’in sorunlarının çözümünde kullanacağım” dedi.
Gökce, şöyle devam etti:
“Açılışları gerekirse bakanlıklarla birlikte yapacağım”
“İzmir’in bakanlık tarafından yıllardır yapılmamış bir tane metro hattı yok. Ankara’da İstanbul’da Ulaştırma Bakanlığı metro yaptı ama İzmir’de yapmadı. 15 yıldır kentin gündeminde, 10 yıldır ülkenin yatırım programında Halkapınar Otogar metrosu var. Bu yıl iz bedeli 3 bin TL konulmuş. Her yıl bekleniyor, ihmal ediliyor. Devletimiz ‘niye yapmıyoru’, ‘nasıl yaparı’ Ulaştırma Bakanlığımızla konuşacağız. Ulaştırma Bakanı, İzmir’in eski bölge müdürüdür. Ben genel sekreterken kendisi bölge müdürlüğü yaptı, sonra genel müdürümüz oldu şu anda Ulaştırma Bakanımızı çok çok iyi tanırım, saygı duyulacak önemli birisidir. Bürokrasiden yetişmiş kıymetli bir devlet adamıdır. Gider kendisiyle konuşuruz İzmir’in bu anlamdaki sorunlarını çok iyi bilir. Ben de kendisini çok iyi tanırım. Biz deprem döneminde de birçok sorunu yine onunla çözdük. Ben Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bürokratlarını iyi tanırım. Bazı konular siyasi tarafların sen yaptım ben yaptım kavgası halinde değil de kim yaparsa yapsın, o kente hizmet gelsin biçiminde bu öncelikle ele alınırsa çözülebiliyor. Ben bunları üst yönetici olduğum dönemlerde yaşadım. Şimdi bu dili İzmir’in sorunlarını çözmek için sonuna kadar kullanacağım. Gerekirse o bakanlıklarla birlikte yapacağım açılışları, getireceğim siz yapın açılışı diyeceğim. İzmir’in mahrum kalmaması için dolayısıyla bunları aşabileceğim diyorum.”
“İzmir’in kaybedecek vakti yok”
27 senedir belediyecilik yaptığını da hatırlatan Gökce, “Üç büyükşehire birden hizmet etmek ülkede herkese kısmet olmamış bir şey. 15 sene İzmir’i her kurumuyla her biçimiyle tanımış bir pozisyonda, 8 buçuk sene kurumda çalıştım, 6 sene genel sekreterlik yaptım. Dolayısıyla ben görev alırsam ertesi gün marşa basıp kurumu tanımak gibi bir vakit kaybım olmayacak. İzmir’in de zaten kaybedecek vakti yok” diye konuştu. İzmir’in birinci önceliğinin deprem ve kentsel dönüşüm olduğunu da vurgulayarak şöyle devam etti: “Bu yaşamsal öneme sahip, diğerleri de önemli ama birinci konu deprem ve kentsel dönüşüm. Zaman zaman unutma eğilimine giriyoruz ama unutmamalıyız. İzmir bir deprem yaşadı ve yapı stokunun ne kadar problemli olduğu görüldü. Bunun için dönüşümü kolaylaştıracak uzun vadeli, düşük faizli kamu kaynaklı krediler ya da sermaye yatırımları İzmir için planlanmış değil. Birinci konumuz, İzmir’in yapı stokunu güçlendirmek ve dönüştürmek. Bunun için kiralık sosyal konut, halk tipi konut, dönüşüme ilişkin finansman gibi önerilerimiz adaylık sürecimizden sonra açıklayacağımız konular.
“Alsancak için hazırlıklı bir projeyle geliyoruz”
Bir de altyapı ve ulaşım sorunları var. Altyapı sorunlarının yalnızca İzmir’le anılmasını doğru bulmam. Yapılmış epeyce iş var. Tüm kentlerimiz iklim krizinden kaynaklı değişen ağır yağış rejiminin altında ezildiler. İzmir’in de böyle yağmur suyu ile kanalizasyonu ayrıştırmak gibi problemi var. Alsancak için de bu anlamda hazırlıklı bir projeyle çıkacağım ki oranın bir yağmur suyu projesi vardı. Onu tamamlayıp, kıyıdaki kronman ve anroşmanı iklim krizinin gerektirdiği şekilde düzenleyen bir çerçeve tarif edeceğiz. Kordon sahilini bu çerçevede tekrar ele alacağız. Mavi Şehir için de yine suyun bastığı orada yapılmış tahkimat işi var onun iki ucu açık. İki ucunu kapatıp o tahkimatla deniz kotu altında 80 santim kot altında villalar var orada. Onları da su basma riskinden kurtaracağız.”