Panathinaikos Teknik Direktörü Fatih Terim sessizliğini bozdu. Son günlerde Yunan medyasında hakkında ayrılık iddiaları ortaya atılan Fatih Terim, Athens Voice’a özel röprotaj verdi. Panathinaikos’a geliş süreci ve Atina’daki yaşamından bahseden Fatih Terim “Panathinaikos’ta tarih yazacağız” ifadelerini kullandı.
Fatih Terim’in Athens Voice’a verdiği röportaj şu şekilde:
Bir UEFA Kupası kazandınız ve 100 antrenör arasında dünyanın en iyi 7. antrenörü olarak kabul ediliyorsunuz. Panathinaikos’a gelmenize ne sebep oldu?
Fatih Terim: Şampiyona tecrübem olduğuna inanıyorum. Kariyerimde birçok şampiyonluk kazandım ve sizi temin ederim ki hiçbiri kolay değildi. Panathinaikos ile yollarımızın kesişmesi, her ayrıntısıyla yazılması gereken bir hikâyenin ilk adımıydı. Yunanistan’a, Atina’ya, Panathinaikos’a bir hikaye yazmak için geldim. Bunu tek başıma yapamazdım. Hayatım boyunca hep karar vermesi gereken bir adam oldum. En zor anlarda doğru kararı vermek ve mümkün olduğunca çabuk harekete geçmek kolay değil. Herkesin bir konuda kendi fikri olabilir ama karar genellikle tek bir kişi tarafından verilir. Ben kendi adıma karar verirken konuyu sevdiğim ve görüşlerine önem verdiğim insanlarla tartışır, ailemle fikir alışverişinde bulunurum. Ama sonuçta herkes kendi kararını kendi verir.
Size garip gelebilir ama kariyerim boyunca sözleşme imzalarken çok fazla düşünmedim. Ayrılıklar da genelde aynı oldu, kalbimle düşündüm ve duygularımla hareket ettim. Ben güvene dayalı ilişkiler kuran bir insanım. Panathinaikos ile yollarımız bu şekilde kesişti. Her şey çok hızlı gelişti. Bazen bir saniye içinde doğru kararı verdiğinizi hissedersiniz.
Sayın Alafouzos ile yaptığımız özel görüşmede bana ne istediğini, Panathinaikos için ne hayal ettiğini çok iyi açıkladı. İlk andan itibaren aramızda pozitif bir enerji, karşılıklı sevgi ve saygı vardı. Çok kısa bir görüşmeden sonra el sıkıştık ve başladık. O günden beri bir saniye bile ayrılmadık. Bunun yanında tabii ki Panathinaikos’un Yunanistan’ın Avrupa’daki en başarılı kulübü olduğunu, tarihinin ne kadar önemli olduğunu, kulübünün yapısını ve taraftarının gücünü çok iyi biliyordum. Tüm bunlar bir araya geldiğinde doğru kararı verdiğimden hiç şüphem yoktu…
Panathinaikos’u nereye götürebileceğinizi düşünüyorsunuz?
Fatih Terim: Hayallerin sınırı yoktur. Kendinize bir hedef koyduğunuzda, potansiyelinizi sınırlamamalısınız. Panathinaikos son yıllarda hak ettiği başarıyı yakalayamamış olabilir, ancak böyle zor zamanlarda tarihinden güç alarak daha güçlü durması gereken bir kulüp. Az önce de söylediğim gibi, burada bir tarih yazacağız ve bunu birlikte yapacağız. Hayatımızın her anında şampiyonlar gibi davranacak ve şampiyonlar gibi yaşayacağız. Kulübün her noktasında ve her kademesinde yerleştirmemiz gereken zihniyet budur. Bunu başardığımızda hayal olarak görülen birçok başarıyı tatmış olacağız…
Sizce Panathinaikos koçu olarak karşılaştığınız en büyük zorluk nedir?
Fatih Terim: Spor müsabakalarına aktif olarak katılmak. Düşünmemiz gereken ilk şey bir sonraki maç. Geçmişiniz ya da kariyeriniz başarılarla dolu olabilir ama her zaman kendinizi kanıtlamanız gerekir. En iyi olduğunuza ya da en iyiler arasında yer aldığınıza inanıyorsanız, karşılaşacağınız her zorluğa ve mücadeleye hazırlıklı olmalısınız. Bunu her gün, her antrenman seansında, her yeni maçta göstermelisiniz. Bu mücadelenin ta kendisidir. Kulüpler ve milli takımlar fark etmeksizin son 55 yıldır – 16 yaşımdan beri – yapmaya çalıştığım şey de bu. Panathinaikos’taki en büyük mücadelem de bu. Çünkü bununla yaşamak ve bundan güç almak zorundayım…
Futbol birleştirir mi yoksa böler mi?
Fatih Terim: Ben futbolun birleştirici gücünün çok daha fazla olduğuna inanıyorum. Elbette duyguların bu kadar güçlü yaşandığı bir sporda fikir ayrılıkları olabilir. Ama bu durumla hayatın her anında karşılaşabilirsiniz. Futbol çok güzel bir spor. Oyunun güzelliği dışında, bir top çizgiyi geçtiğinde başarı hissi size başka ne verebilir? Muhtemelen verilebilecek tüm cevapların teması muhtemelen aile veya sevdiklerinizle ilgilidir. Ama tuttuğunuz takım gol attığında hiç tanımadığınız ve belki de hayatınızda bir daha hiç karşılaşmayacağınız insanlara sarılmadınız mı? Futbol insanları bir araya getirir. Bariyerleri yıkar ve hatta sosyal sınıflandırmaları aynı seviyeye indirir. Bir gün takımınızın gol sevincini izlerseniz, farklı kıtalardan, farklı inançlardan gelen, farklı diller konuşan birçok insanın aslında tek bir hedef için mücadele eden bir “top” olduğunu görürsünüz. Bana gelince? Ben futbolun birleştirici gücüne odaklanmaktan yanayım.
Panathinaikos’un tarihinden hangi oyuncunun şu anda kadronuzda olmasını isterdiniz ve neden?
Fatih Terim: Dürüst olmak gerekirse, her gün birlikte yaşadığım ve şu anda Yunanistan’da iki kupayı da kazanma ihtimali olan oyunculardan çok memnunum. Ama tabii ki benden bir isim vermemi isteyeceksiniz… Bunun için George Karagounis’ten bahsedebilirim. Hem Panathinaikos’ta hem de Yunanistan’da gerçek bir efsanedir ve liderliği çok faydalı olacaktır. Ayrıca çok yetenekli ve harika bir oyuncuydu. Tabii ki tüm bunların dışında iyi bir arkadaşlığımız da var. Her zaman futbol, kulüp ve hayat hakkında konuşmak eğlenceli olurdu. İkimiz de kariyerimizin bir bölümünü İtalya’da geçirdiğimiz için İtalyanca iletişim kurabiliyoruz, bu da bir avantaj sayılabilir.
Sizin başarı tanımınız nedir?
Fatih Terim: Aslında sporda başarının net bir tanımı vardır: Kupa. Elbette, sporun mücadele ruhu sonunda sadece bir takımı ödüllendirir – ikinciler unutulur. Ancak kupa kazanmak tek başına başarının tanımı olamaz. Bu yolda ilerlerken geride bıraktığınız iz, nesiller üzerinde yarattığınız etki ve sizi takip edenlere verdiğiniz keyif çok önemlidir. Bugün geriye dönüp baktığımda, yönettiğim tüm gruplarda yapmaya çalıştığım şeyin bu olduğunu fark ediyorum. Neredeyse her gruba kendi zihniyetimi aşılamak için mücadele ettim. Karşılığında kupalar kazandık ve şampiyonluklar yaşadık. Hem hayatlarına hem de futbol kariyerlerine dokunabildiğim oyunculara sahip olduğum için kendimi şanslı hissettim. Birbirimizi hiç tanımadan ortak bir mutlulukta buluşabilen milyonlarca insan olduk. Hayatım bir sevgi çemberi içinde geçti. Elbette bazı mutsuzluklara sebep olduk. Ama aşkın gücü her zaman daha yüksek oldu…
Dünya üzerinde gözünüzün gördüğü en güzel yer neresi ve neden?
Fatih Terim: İnsan en saf anıları için genellikle çocukluğuna döner. Hayatımda gördüğüm en güzel yer Adana’da futbol oynadığım ilk stadyumdu. Çocukluk arkadaşlarımla bütün gün oradaydık. Okuldan dönüp o sahada futbol oynamak için dakikaları sayıyordum. Benim için çok özel bir yer.
Futbol dışında boş zamanlarınızda ne yaparsınız? Yaratıcı bir şekilde kendinizi nasıl şarj ediyorsunuz?
Fatih Terim: Futbol 50 yılı aşkın süredir hayatımda. Neredeyse son 40 yılı antrenör olarak geçti. İnanın futbol dışında kalan her anımı ailemle geçirdim. Ailemden ve sevdiklerimden hiç ayrılmadım. Ama çok iyi bir futbol taraftarıyım. Bütün gün antrenmanlarda ve kulüpte çalıştıktan sonra eve döndüğümde iyi bir futbol maçı olduğunu bilirsem dünyanın en mutlu insanı olurum. Yıllar geçtikçe ailem de bu özelliğime uyum sağladı. Biz her şeyi birlikte yapan bir aileyiz ve tüm gücümü onlardan alıyorum.
Toplum olarak bizi birleştiren pek çok ortak yönümüz ve bizi ayıran pek çok farklılığımız var. Karma bir takıma teknik direktörlük yapmak zorunda olsaydınız, iki halkın hangi unsurlarını birleştirirdiniz?
Fatih Terim: Sorunuzun ilk kısmına tamamen katılıyorum. Bizi birleştiren pek çok nokta olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte, farklılıklarımızla birbirimizi tamamladığımızı düşünüyorum. Ama karma bir takıma koçluk yapıyor olsaydım, hangi özellikleri birleştirirdim? Bence tutku ortak, ama özellikle Euro 2008’den bu yana Türkiye’nin sporcuları ve spor takımlarıyla özdeşleşen “asla vazgeçme, sonuna kadar” kısmı Türkiye’den geliyor. Yunanistan’dan daha sakin düşünme ve hareket etme, acele etmeme yöntemini alırdım. Ancak dediğim gibi sporda birçok özelliğin ortak olduğunu söyleyebilirim.
Yunan futbolunda şu ana kadar sizi etkileyen ne oldu?
Fatih Terim: Play-off sistemi nedeniyle Yunanistan liginde çok fazla derbi var. Panathinaikos ve Olympiacos arasında dünyadaki her futbolseverin hakkında fikir sahibi olduğu bir rekabet var. AEK, PAOK ve Aris’e karşı da çekişmeli ve duygusal maçlar var. Bu yüzden her yeni hafta bizi farklı sonuçlara hazırlıyor. Nasıl ki sezon boyunca bir maçın sonunda şampiyonluğu kaybetmiyorsanız, büyük bir derbiyi kazandığınızda da bir sonraki maçı kazanmanız gerekiyor ki anlam kazansın. Her maça ayrı bir final olarak bakıyoruz ve her seferinde bir maç düşünerek yolumuza devam ediyoruz.
Atina’da sizi etkileyen ne oldu?
Fatih Terim: Dürüst olmak gerekirse ilk günden itibaren kendimi hiç yabancı bir şehirdeymişim gibi hissetmedim. Hem Panathinaikos’taki hem de Atina’daki herkes beni ve takımımı burada çok rahat hissettirdi. Hem duygusal hem de kültürel olarak birbirimize yakın olduğumuzu biliyordum ama bunu kişisel olarak deneyimlemek beni etkiledi. Şehirdeki zamanımızı çoğunlukla antrenman merkezinde geçiriyoruz ama Atina’da ve Panathinaikos’ta geçirdiğimiz her andan keyif alıyoruz.
Panathinaikos taraftarları üzerinde nasıl bir etki bıraktınız?
Fatih Terim: Tutkulu taraftarlarımız var ve neyi özlediklerini biliyorum. Kariyerim boyunca elde ettiğim tüm başarılar ailemden geldi. Panathinaikos da büyük bir aile, başarılı olacağımıza inancım tam. Taraftarlarımız bize inanmalı ve bizi desteklemeli. İmrenilen ve hak edilen başarılar ancak birlikte olursak gelebilir.
Kariyerinizde yöneticilik yapmayı düşünür müsünüz?
Fatih Terim: Elbette, neden olmasın? Futbol, taraftarlar ve onların bize hissettirdiği tutkuyla çok güzel. Ama benim yerim yedek kulübesi, umarım yedek kulübesinden başka bir yerde maç izlemek zorunda kalmam.
Sizi takip eden takma adınız Imparator. Bu konuda ne hissediyorsunuz?
Fatih Terim: Bu 50 yıl boyunca kazanılmış bir lakap. Türkiye’de, özellikle de Galatasaray taraftarları tarafından bana verilen bir lütuf. Çok çalışmanın, çeşitli fedakârlıkların ve bence hepsinden önemlisi onları mutlu etmek için her şeyinizi verdiğinizi hissettirmenin bir ödülü. Bunun için mutlu ve gururlu olmaktan başka bir şey yapamam.
Profesyonel kariyerinize 1969 yılında Adana Demirspor’da başladınız. Son elli yılda futbol ne kadar değişti? Neleri özlüyorsunuz ve hangi değişiklikler sizi mutlu ediyor?
Fatih Terim: Ben Adana Demirspor’un akademisinden geliyorum. Çok genç yaşta önemli sorumluluklar aldım, 18-19 yaşında kaptanlığa getirildim. Hatta kaptan olarak çıktığım ilk maçta o kadar heyecanlıydım ki önde koştuktan sonra yarı saha çizgisine ulaştığımda takım arkadaşlarımdan oldukça uzaklaşmıştım. Öyle bir mutluluktu ki… Futbol artık daha hızlı bir oyun. Kuralları her geçen gün güncelleniyor ve bu beni heyecanlandırıyor. Örnek vermek gerekirse geçmişte teknik ekipler çok daha az sayıda kişiden oluşuyordu. Artık çok daha büyük ekiplerle çalışıyorum. Her departmanın uzmanlarına danışıp fikir alabiliyorum. Futbol son 50 yılda çok değişti. Ancak değişen sadece futbol değil, hayatlarımız da değişti. Her dönemin kendine göre güzellikleri var, buna uyum sağlamalı ve bundan keyif almalıyız.
Antrenörlük kariyerinizdeki en büyük engel neydi ve bunu nasıl aştınız?
Fatih Terim: Futbolu bıraktıktan sonra antrenörlüğe geçmem çok uzun sürmedi. Bugün 40’lı, hatta 30’lu yaşlarındaki meslektaşlarımı rakip takımlarda görünce mutlu oluyorum. Ancak 1980’li yıllarda Ankaragücü’nde teknik direktör olarak çalışmaya başladığımda bu pek sık görülen bir durum değildi. Doğrusunu söylemek gerekirse o dönemdeki teknik direktörün profili farklıydı… O takımda benden yaşça büyük oyuncular vardı. 30 yıl öncesini düşündüğünüzde bunun çok yakın zamana kadar karşılaştığımız bir durum olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Ve elbette böyle bir durumda hiçbir marj yoktur. Spor sabrının üst sınırda olmadığı bir ülkedesiniz, kazanmanız ya da sürekli kendinizi yenilemeniz gerekiyor. Elbette hiçbir zaman kolay olmadı. 1990’da Ümit Milli Takımı’nın, 1993’te de Milli Takım’ın teknik direktörü olduğumda -bu serüven Euro 1996’ya kadar uzandı- Akdeniz Olimpiyat Oyunları şampiyonluğunu kazandık. O dönem Türkiye Futbol Federasyonu’nun hizmetinde altı ay kalmak ne kadar zor olsa da altı yılda büyük işler başardık. Türkiye elemelere 5. potadan katılan bir futbol ülkesiydi. Tıpkı Galatasaray’ın Avrupa Kupası yolunda mali açıdan, kadro ve yabancı oyuncu açısından kıtadaki diğer rakiplerinin gerisinde olduğu gibi. Ülke futbolu da arka plandaydı. Bu nedenle futbolda ve tüm ülkenin düşüncesinde bir devrim olması gerekiyordu. Geçmişteki gerçekleri alıp yeni şeyler söylememiz gerekiyordu.
Eğer 16 yaşındaki halin seni şimdi görebilseydi ne düşünürdü? Peki onun hakkında ne düşünüyorsun?
Fatih Terim: 16 yaşındaki halim bugün beni görse ilk merak edeceği şey nasıl bir aile kurduğum olur. Gururla baktığım eşsiz bir ailem var ve onların varlığı beni her zaman mutlu ediyor, bana güç veriyor. Bu benim hayatımdaki en büyük başarım. Başarılar ve kupalar çok daha sonra gelir.
16 yaşındaki halime baksaydım şöyle derdim: “Gururla bakacağınız mutlu bir aile kurun. O sizi her zaman güçlü kılacak, her zorluğu birlikte aşacaksınız.” Bu nimete sahip olduğum için çok şanslıyım.
Mesajınızı bu kadar farklı kökenden gelen bu kadar çok insana tutarlı bir şekilde iletmeyi nasıl başardınız?
Fatih Terim: Konuşmamızın başında futbolun birleştirici gücünden bahsetmiştik. Futbolun tek dili vardır. Hangi dine mensup olduğunuzun, hangi dili konuştuğunuzun, hangi ırktan olduğunuzun bir önemi yok. Bunun ötesinde futbolcularımla her zaman samimi ve dürüst bir ilişki kuruyorum. Her şeyi bire bir konuşabiliriz. Açığız. Bir futbolcuyla sözleşme imzaladığınızda onu sadece takımınıza değil hayatınıza da almış olursunuz. Çünkü çoğu zaman ailemizden ve arkadaşlarımızdan çok birbirimizi görüyoruz. Oyuncu ailenin bir parçası olur ve birlikte aynı amaç için özverili bir şekilde savaşırız. Antrenörlük kariyerim boyunca birçok futbolcuyla çalıştım. 25-26 oyuncuyu aynı anda memnun etmek kolay değil. Çünkü her hafta 11 kişiyle bu oyunu oynamaya başlıyoruz. Ancak her oyuncuya karşı dürüst, samimi ve adil olursanız (futbolcular akıllı insanlardır), mesaj tutarlı bir şekilde iletilecektir.
Hangi yenilgiyi asla unutmazsınız ve neden?
Fatih Terim: Koçluk kariyerim boyunca, kaybettiklerinde bile alkışlanan takımlar yaratmaya çalıştım. Taraftarların sahada her zaman elimizden gelenin en iyisini yaptığımızı bilmeleri önemli. Elbette kazandığınızda övgü almak daha kolaydır. Ama kaybettiğinizde bile her şeyinizi vermek zorundasınız. Bunu başardığınızda ve hayranlarla dürüstlük ilişkisi kurduğunuzda her şey daha kolay hale gelir. Yenilgilere kızmıyorum. Çok üzülüyorum ve çoğunlukla kendimi suçluyorum. Gerekli mücadelenin verilmediğini görünce bu yenilgiyi unutamıyorum.
Hayatınızda öğrendiğiniz en önemli ders nedir?
Fatih Terim: Bu tür sorulara genellikle benzer bir cevap verilir: “İnsanlara güvenme.” Kişisel olarak ben öyle düşünmüyorum. İyi insan olmaya inatla devam etmeyi gerekli buluyorum. Elbette hayattaki her yenilgiden ve hayal kırıklığından ders alıyorum. Bunca yıldan sonra artık herkesin bir “hesabı” var. Ama hayatımın geri kalanında ilişkilerimi güvene dayandırmaya devam edeceğim.